1 Aralık 2017 Cuma

Duruşma, dayanışma...



- Aslında orospuluğun içinde de bir feminizm var. Ve, feminist orospular vardır hani. Onlara feminist diyen yoktur ama işte erkek tahakkümüne, erkek şiddetine başkaldıran kadınlar vardır. Bu sözünü ettiğim feminizm çeşidi, Kürt kadınları içinde daha yerleşik. Hayat itiyor herhalde. Mesela Kürt orospuların çok dostu filan yok. Zaten adam öldürmüş, bilmem ne... Anladın mı? Gözlerinde bir kırıklık var. O kırıklığa da ben şeyimdir hani... Meftun... Türk orospularda yok o. Bursalı bir orospu, asla yalnız yaşamaz. Bir dostu vardır, bir bilmem neyi vardır. Feminist altyapı için etnik kimliğin farklı olması araziyi tava getirip bereketlendiriyor.

- Orospular için söylüyorsun herhalde. Muteber vatandaş için değil?...

- Ben muteber kadını çok da bilmiyorum ki. Muteber kadın ne?

- Mesela senin feminist oluşun Kürt oluşunla alakalı olabilir mi?

- Aynı şeyler değil ama ikinci üçüncü ezilmişlik, belki başat olana daha temelli tepki göstermeyi getiriyor.

- Çünkü o, çok başka bir yerden kendi politikasını yazarken, o kendi ezilmişliğini... Yani o, ne olduğunun tam farkında olmadan bir karşı çıkış halinde durmaya başlıyor. Burada kadınları ezilen olarak işaretleyen bir üçüncü şahıs pozisyonu var. Orada doğrudan kendisine yönelmiş egemene karşı uyarılmış gayet şahsi ve şahsiyetli bir karşı durma pratiğinin keşfi var. Gülsen’in mesela kadınların ezilmişliğiyle ilgili bir sorunu var.

- Sosyalistlerin işçi sınıfına nispeti gibi...

- Bizim de aslında özgün deneyimlerimiz var. Ve onun üzerinden bir hareket arzeder hale gelmişiz hani. “Bir yerlerde kadınlar eziliyor. O halde bunun önüne geçecek bir şeyler yapmalı” demiyorsun. Pekala özgün deneyimlerin üzerinden ortaya çıkmış, görünür hale gelmiş bir performans koyuyorsun. O anlamda büyük bir fark görmek doğru olmayabilir. Ama bunun teorisi üzerine düşünmek, yazmak veya okumak... O zaman, doğru... Kendi dışında olanlara bakma hali öne çıkıyor.

- Şimdi söyleyeceklerimi itiraf sayabilirsiniz. Trans olmak, benim mağduriyetlerimin sebepleri arasında birinci sırada gelmez aslında. İkinci üçüncü sıraya da gelmez. Bireysel anlamda... Hani işini götüren örneklere dahil etmek gerekir beni. Seks işçiliğinin teamüllerini bilirim. Müktesebatım tamdır. Gündüzleri şehirli imgesinin taşıyıcısı beyaz arkadaşlarım vardır. Sen, Yusuf, Bilge bilmem ne... Trans sıkışmışlığına sığmam. Kafe sahibi arkadaşlarım var. Bir kafeden kovulmam ihtimal dışıdır. Translığın mağduriyetinden şikayet etmek için şahsi gerekçeler pek gösteremem yani dürüst olmak gerekirse. Ama bir yandan da translığın başlıbaşına mağduriyetlikler alanı olduğunu, en büyük mağdurlar kadar iyi bilirim. Kendi bulunduğum yer, bana fantastik gelir. Bakışımın, çarpıklığı deşifre etmeye yarayan bir yamukluğu var. Bir nevi şans. Evet, yorucu iş. Gece, sokak, seks işçiliği... Çok zor ama... Ben kendi yaşımdaki homoları görünce çok üzülüyorum yani. Bu söylediklerimin homofobinin dik alası olduğundan habersiz değilim. Adamlar birisine dokunabilmek için para harcıyorlar hani. Yani benim durduğum yer kadar sahte bir yerde duruyorlar. Aktivist arkadaşlarım var aralarında. Erkeklerle ilişkileri çok kötü hani. Direkt köleliği birinci elden tecbüre ediyorlar ki, beyaz kadın, nasıl “kocam var” diyorsa, onların da yarıştırabileceği bir tane olsun... Bu resmen trajedi. Geyler arasında daha fazla. Birbirlerinin ağzına yüzüne dalıyorlar, fakat o ilişkiyi çekiyorlar. Kadınlar çatır çatır seslerini yükseltirken, erkek şiddetiyle başa çıkmak için karşı-stratejiler geliştirirken, sen erkekliğin üzerinde oluşmuş hasarları tamir etmeye çalışıyorsun. Yarasına pansuman oluyorsun. Heteroseksüellik bir hastalık. Hastalığın mikrobu bu ilişki sayesinde hayatta kalıyor ve sirayet ediyor. İki tane olmak zorundasın. Her gün yemek yapmak, ev temizlemek zorundasın. Heteroseksüellikten miras bir ilişkiyi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Oysa ilişkileri, kimyasal ölçülerle ölçülebilecek biçimde farklı. Bir ibne, sevişmeden uzun zaman ilişkiyi sürdüremez. Bir erkek veya bir kadın uzun süreler sevişmeyebilir.

- "Sen beni siktin, bir kere de ben seni sikcem" türünden şantaja karşı mütekabiliyet esaslı güvence arayışı da heteroseksüel ilişki kalıbını yeniden üreten bir şey galiba?...

- Artı bir de şey... Bugün heteroseksüelliğin başka bir tarafına baktım. Eşim tarafına... Aslında onlara heteroseksüel demek de doğru değil hani. Çünkü heteroseksüel, amcasının karısını satmaz. Buna heteroseksüelden başka bir şey demek lazım. Abla anneden daha iyi çalışıyor muhasebesini bir yere oturtmak için bambaşka bir tanım çerçevesine ihtiyaç var.

- Realitesine tanınma talep etmeyen bir uç kimlik...

- Mesela seni karşı komşu kabul etmezken, ibne olduğun için, Kürt olduğun için, Alevi olduğun için seni refüze ederken, bu da aynı reddedilme gerekçelerine ilave oluyor. Daha tereddütsüz reddedilirsin hatta amcanın karısını satıyorsan. Buradaki namussuzluk ve ahlaksızlık, daha kanıt gerektirmez açıklıkta. Ben niye Çingene’ye gelin olabilirken, şu Dikmen eşrafından bir eve gelin olamıyorum? Bak, amcayla tanıştım. Benden önce bir dönme gelin, gitmiştir çünkü oraya muhtemelen. İşletmenin, sermaye artırımı payını oluşturuyorum ben, hani anladın mı? Mesela Gülsen, onlar için hiç iyi bir gelin adayı değil.

- Evlilik de öyle bir şey.

- Tam da!...

- Senin bilmediğin bir şey söyleyeyim ki, bundan sonraki muhabbette aklında bulunsun. Berke Can’la ilk tanıştığımızda, Gani’ye kadın getirecek. Bunu konuşmak üzere buluştuk. Konuşurken laf arasında “Ben asla ibne sikmem, hani bana nasıl yakıştırırsınız böyle bir şeyi” demeye getiren laflar ediyor, tamam mı? Çocuk gittikten sonra Gani bana dedi ki, “Bak Yusuf, bir iki gün içinde bu çocuk bana aşık olacak.” Aynen böyle oldu.

- Homofobinin olduğu yerde, homo çekimi, bir mıknatıslanma, halinde sezilebiliyor. Yemin ediyorum. Niye adam, durup dururken, “ben seni sikmem” desin ya? Sen beni sikmedin mesela, yıllardır konuşuyoruz, küsüyoruz, barışıyoruz. Ama adam durup dururken...

- Fırsat olmamış olabilir. Biraz meşguldük ya...

- Anladım. Tamam. Yani adam durup dururken bir kadına demez bunu anladın mı? Ben de böyle birisine beni sikmesini rica etmem hani. “Lütfen beni bir kere becerebilir misiniz?” diye rica ettiğim kimse olmadı hani...

- Çocuğa yapmıştın ama...

- O başka bir şey. Ehi ehi... Yani adam, durup dururken, “Benim senin gibilerle işim olmaz, bacım...” Bir de kadınlığını da pohpohlayan bir yerde duruyor. “Abla...” filan... Allah belanı versin işte... Zeynel “Anne” diyordu bana. Yani ben, penisi olan cinsiyetin... Gerçekten hani, penis o kadar güçlü ve her duyguyu bastırıp boyunduruğu altına alan bir şey ki, bu kadar ahlaksızlık, bu kadar cinayet, onun biriktirdiği irinin pıhtısı. Mesela heteroseksüel ahlakın temel niteliğindeki prensipleri nedir? Anne sikilmez. Bacı sikilmez. Ama erkek penisle öyle kontrol dışı bir iktidar elde ediyor ki, heteroseksüel ahlakın en büyük yeminini bozuyor. Kendi koyduğu kanunu onarılamaz biçimde tahrip ediyor. Anasını da sikiyor, kızkardeşini de sikiyor, nefret ettiği dönmeyi de sikiyor, ibneyi de sikiyor. Erkeğin ahlakıyla penisi arasında bir sorun var. Dinin gereklerini hiç aksatmayan bir erkek, cumaya gidiyor, camiye gitmeyeni dövüyor. Şiddete başvurmanın kutsalla irtibatlandırılan gerekçelerine onay bekliyor. Aynı erkek, çocuk sikebiliyor mesela. Heteroseksüel ahlakın temellerine içeriden, kendini sana karşı savunmasız bırakmış yerlerine yönelik dehşetli bir saldırı bu. “Sikilmez” ilkesini kim va’zeder? Erkek. Onun kanunu bu hani. Bence penis, kendi sikişme rejimine meşruiyet sağlayan ahlaki zemini de sikiyor hani. Ablasını da satıyor, amcasının karısını da satıyor. Modern kentli hayatında üst sınıf heteroseksüeller arası ilişki birer ahlak şovu halinde kurulurken, orta ve orta sınıfın altında birazcık kıskançlık ve nikah şartı gibi şeylerle karşılaşıyorsun. En alt sınıflardaysa, sokakta ana bacı gayet rahat satılabiliyor. Bunlar aynı erkekliğin değişik veçhelerinden başka ne olabilir? Benim şimdi, kocam erkek değil mi? Bu nedir yani? Erkek dünyaya sadece savaşmakla zulüm etmiyor ki? Anasını da siken erkek, çocukları da sikip öldüren erkek... Savaş galibiyetiyle, sikmek, aynı tatmin merkezleriyle irtibatta. Aynı yerden ateşlenip parlıyor. Aynı sapkınlıkla, aynı ahlaksızlık ve ilkesizlikle... Bütün erkekleri hadımlaştırmak gerek. Dünya bir rahatlar...

- Ben korkunun, insanların iradesi üzerinde denetim aygıtlarının işleyişini kolaylaştıran asıl duygu olduğunu düşünüyorum. Erkek, korkuyu yayan ve yaygınlaştıran olmaktan sorumlu tutulabileceği için suçlamaların en büyüğüne muhatap. Başka suçlar da atfedilebilir evet, ve büyük suçlar onlar da ama korkunun atmosferi zehirlemesi suçundan daha büyük değil. Bu terörün başlıca kaynağı. Esasen erkek teröründen başka bir terör yok.

- Bizi görmeyen zihniyet bizi çığlık çığlığa bağırttı. Utanma duygumuzu attık. Ben elli yaşında bir kadın, geceleyin götüm açık sokakta bekliyorum. “Beni siker misiniz?” diye yalvarıyorum insanlara. Bu gerçekten arsızlığın daha ötesi olmayan merhalesi. Bir kadına bunu yaptırmak zor. Mesela kadın seks işçiliği de böyle bir şey değil. Kadın seks işçisi, ailesi tarafından görülmekten endişe duyar. Çocuk annenin orospu olduğunu bilmez. Ben, arsızca götümü açıp geziyorum ama bu kadınla eşit koşullarda rekabet ettiğimizi ileri sürme hakkımı elimden almıyor. Oysa kadın bunu yapamıyor. Ben “Kadınım!” diye bas bas bağırıyorum hani. Kadınlık lehine talepleri dile getirmek için bağırmıyorum ben. Ondan önce, “Ben kadınım” diye bağırıyorum. Kadınlığın politik öncelikleri üzerine kafa yorabilmek için bu sözümün kadınlık iddiasını kanıtlamak derdinden kurtarılmış olmasına, bağırma gereğimin ortadan kalkmasına ihtiyaç var. Kadınlık, bende "nüksetmiş bir sorun" halinde tezahür ediyor. Zaten kadınların kadın kurtuluşu mücadelesine gerekçeli karar oluşturan sorunlarını ben, kadınlığı tevarüs yolları arasında sayarak devralıyorum. Kocam beni nasıl dövmez? Kadınlarınki, onları dövüyor. Beni nasıl dövmez? Berke Can’la ilişkimde mesela, bir tane kedimiz var. Bir tane de köpek edineceğiz şimdi. Çünkü bir çocuğumuzun olmasına ihtiyaç var. Bir çocuk yoksa, nasıl aile gibi hissederiz ki? Burada erkeğin çocuğu sikmesi gibi bir ahlaksızlığa rastlanmaz. Ama karının kocasını sikmesi türünden ahlaksızlıklar mümkün. Heteroseksüel ilişki kalıbında da buna rastlanmaz. Artı, seks işçisi kadınla, heteroseksüel, sıradan bir ev kadınını birbiriyle kıyaslayarak ahlak bilgisi notu verilemez yani. Orospu yırtar. Çünkü bir arsızlığı var. O da dönme gibi götünü açarak gezmeyi öğrenmiş bir varlık. Hemen carlar. Heteroseksüel, annesi, babası, kocası, dayısı v.s. olan bir kadının tecavüze uğramasıyla, bir orospunun maruz kalacağı tecavüzün tecavüzcüye çıkaracağı maliyet aynı değil. Orospu bas bas bağırır. İfşa eder. Öbür kadın gibi, korkak, sindirilmiş, namusunu kaybetme korkusuyla yaşayan biri değil ki orospu. Orospu için tecavüz, iş kazası tanımının sınırları dahilinde çözüme kavuşturulacak bir meseledir. Defalarca deneyimlenmiş bir şey. Bağırmak ve ifşa etmek, bu deneyim ışığında keşfettiği bir savunma biçimi.

- Ya da kocasının sikini kesip ağzına veriyor.

- Evet. Bağırmak yerine...

(Fotoğraf: Onur Etem)

Eylem Günlüğü